Meme Kanseri - Dr. Hüseyin Akyol
Thumb

Meme Kanseri

Onkolojik Cerrahi

Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşmaktadır. 

Yapılan çalışmalar meme kanserlerinin son yıllarda görülme sıklığı oldukça arttığını göstermektedir. Küresel ölçekteki istatistiklere göre meme kanserinin görülme sıklığı 100000’de 40-50 civarlarında hesaplanmaktadır. Genel olarak sanayi toplumlarında bir kadının hayatı boyunca meme kanserine yakalanma olasılığı 1/8 olarak saptanmıştır.

Ailede var olmamasının çok koruyucu bir durum olduğu düşünülmesine rağmen meme kanserlerinin %10-15’i ailesel iken %85-90’ı aile öyküsü olmayan kadınlarda ortaya çıkar.

Meme kanserinin görülme sıklığındaki artışa rağmen, tanı ve tedavi alanındaki gelişmeler sonucunda meme kanserine bağlı ölüm oranları giderek azalmaktadır.

Meme Kanseri Bulguları Neler Olabilir?

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser olduğundan bulgularının bilinmesi özellikle önem taşır.
Memede ortaya çıkan bulgular hastanın kendi kendine muayenesi veya yapılan hekim muayeneleri sırasında saptanabilir ancak ideal olan hiçbir bulgu ortaya çıkmadan tarama sırasında çok daha erken tümörleri saptayabilmektir.

 Meme kanseri işareti olabilecek bulgular:
•         Memede ele gelen kitle veya yumrular
•         Memede diğerine göre asimetrik değişimler
•         Meme başından akıntı gelmesi
•         Memede bir bölgede içeri doğru çekilme, gamzelenme
•         Meme başında içeri çökme, şekil bozukluğu veya uzun süren kabuklanma, pullanma
•         Meme derisinde kızarıklık,  şişlik, iyileşmeyen yaralar
•         Koltukaltında ele gelen kitle ve yumrular ve aynı kolda şişlik ve ödem
•         Düzelmeyen özellikle omurga kalça ağrıları

Memede kitle:

Unutulmamalıdır ki hastanın eline gelen her yumru kanser değildir. Genelikle iyi huylu kitlelerdir ancak böyle bir durumda bu lezyonun niteliğinin ayırt edilmesi için mutlaka hekim muayenesi ve gerekli görüntüleme testlerinin yapılması şarttır.
İçleri sıvı dolu (kistik) veya içleri dolu (solit)  meme kitleleri  bulunabilir. Aksi ortaya konmadıkça meme kistleri iyi huylu kabul edilirken solit lezyonlar iyi veya kötü huylu nedenlerden oluşabilir.

Kötü huylu olarak nitelendirilebilen kitleler genellikle sert, yüzeyi düzensiz, çevredeki doku ile sınırları net ayırt edilemeyen tekil lezyonlardır. Kitlelere diğer meme kanseri bulguları (memede şekil bozukluğu, deri değişiklikleri vs) eşlik edebilir.

Memede diğer memeye göre asimetrik değişiklikler:

Bir memede diğerine göre büyüme, küçülme, büzüşme, diğer tarafta olmayan meme konturunda değişiklikler meme kanserinin bir bulgusu olabilir. 

Meme başı akıntısı:

Pek çok kadında hayatlarının bir döneminde özellikle sıkmakla olan akıntılar bulunabilir. Buna rağmen kendiliğinden gelen, tek memeden tek kanaldan gelen özellikle kanlı akıntılar meme kanseri bulgusu olabilir. Kesinlikle araştırılmaları gereklidir.

Memede bir bölgede içeri doğru çekilme, gamzelenme:

Bir memede diğerinde olmayan ve bir bölgde genellikle sonradan gelişen içeri doğru çekilme, değişik pozisyonlarda gamzelenme  meme kanseri bulgusu olabilir. Hekim tarafından değerlendirilmesi gereklidir.

Meme başında içeri çökme, şekil bozukluğu veya uzun süren kabuklanma, pullanma bazı kadınların  meme başları meme yapısı gereği içe dönüktür. Bu durum olağan görülmekle beraber  sonradan gelişen  ve genellikle tek meme başını ilgilendiren ucunun içeri doğru çekilmesi, meme başında iyileşmeyen kabuklanma, pullanma, yara oluşumu gibi durumlar meme kanserinin belirtisi olarak karşımıza çıkabilir.

Meme derisinde kızarıklık,  şişlik, iyileşmeyen yaralar:

Meme kanseri temel olarak meme dokusunu ilgilendirmesine rağmen cilde yayılım veya cildin lenf kanallarının tümörle istilasına bağlı olarak meme derisinde kızarıklık, şişlik memede geçmeyen yaralar şeklinde de kendisini gösterebilir.

Koltukaltında ele gelen kitle ve yumrular ve aynı kolda şişlik ve ödem:

Meme kanserleri genellikle lenf kanallları yolu ile yayılım gösterirler. Meme kanserinde genellikle meme bulgularına eşlik eden, bazen de memede saptanabilir herhangi bir belirti olmaksızın koltukaltında şişlik, yumru oluşumu görülebilir. Daha ileri durumlarda aynı kolu ilgilendiren şişlik kızarıklık da bu duruma eşlik edebilir. Ayrıntılı incelemelerin yapılması elzemdir. 

Düzelmeyen özellikle omurga kalça ağrıları:

Meme kanseri özellikle ilerlemiş olgularda kemiklere metastaz yapabilir. Bu durumda kemik ağrıları şiddetli bir şekilde karşımıza çıkabilir. Ne yazık ki bazen memedeki tümör farkedilmeden sadece bu ağrılar araştırılırken ortaya çıkabilir.

Meme Kanseri Türleri

Meme kanserleri yayılma potansiyeline göre veya histoloji tipine göre ayrılabilir.
Yayılma potansiyeline göre  temel sınıflandırmada noninvaziv ya da in situ (yayılma göstermeyen), invaziv (yayılma potansiyeline sahip) gruptur.

Sütü memebaşından dışarı taşıyan meme kanallarını döşeyen hücrelerde gelişen duktal karsinom en sık rastlanan meme kanseri tipidir. Duktal karsinomun yayılma özelliği yoksa in situ formda, yayılma potansiyeli varsa invaziv formda olduğu bilinmektedir.

Süt üreten bezlerden (lobül) gelişen kanser lobüler karsinom olarak adlandırılır. Lobüler karsinom da yayılma özelliğine göre ikiye ayrılır. Yayılma özelliği yoksa in situ formda yayılma potansiyeli varsa invaziv formda olur.

İnvaziv Kanserler

Tümörün hücrelerin üzerine oturduğu temel tabakayı geçtiğini ifade eder.  Geliştiği dokuya göre adlandırılır. Süt kanallarının duvarındaki hücrelerde gelişen invaziv duktal karsinom en sık rastlanan meme kanseri tipidir. Süt üreten bezlerden (lobül) gelişen kanserler lobüler karsinom olarak adlandırılır. Bunun yayılma potansiyeli varsa invaziv  lobuler karsinom olarak adlandırılırlar.

İnflamatuvar meme kanseri, meme kanserinin en kötü ve hızlı seyreden özel bir tipidir. Maalesef klinik tablo memenin iltihabi hastalıklarıyla karışabilmektedir. Kitle belirtisi vermeden yaygın kızarıklık ve sertlikle seyreder. Antibiyotik tedavisine rağmen iyileşmeyen memenin iltihabi hastalıklarında mutlaka meme kanserinin akla getirilmesi ve biyopsi alınması gerekir.

Kalıtsal Meme Kanseri

Genellikle birden fazla birinci derece yakınında (annesi, kız kardeşi veya kızı) meme kanseri oluşur ve genellikle (%65) her iki memede birden gelişir. Bu gruptaki kadınlarda meme kanseri %70 oranında 45 yaşından önce ortaya çıkar.

Aile bireyleri arasında birden fazla kişinin meme kanserine yakalanması, meme kanserine yakalanan bireylerin genç yaşta olmaları, bireylerde her iki memede birden kanser gelişmesi durumunda genetik danışmanlık asla unutulmamalıdır.

BRCA1 Geni taşıyıcılarının risklerini yönetmek için korunmada tamoksifen kullanılabilir. Ancak bu ilacı etkili olabilmesi için uygun bağlantı noktaları olan reseptörlerin varlığı gereklidir ve maalesef ki bu durumda gelişen tümörler genellikle bu reseptörleri barındırmazlar. Bu nedenden faydası açısından sınırlamalar vardır. Hasarlı BRCA2 genini taşıyanlarda gelişen kanserlerde  ise, bu reseptörler genellikle pozitif görüldüğünden  tamoksifen kullanılması, meme kanseri gelişme riskini azaltır ve kullanılması önerilir.

Cerrahi Meme Kanseri Tedavileri

Meme Koruyucu Cerrahi

Tedavide temel amaç organ kaybına yol açmadan meme kanserini tedavi etmektir. Bu nedenle  günümüzde evre I-II meme kanserinin standart tedavisi olarak  kabul edilir,  fakat bu sırada tümörlü dokunun temizlenmesi ve hastanın hayatının kurtarılması hedefinde kalmak önemlidir.

Ameliyatta tümörlü kısım yeterli temiz cerrahi sınırlarla alınarak çıkarılır,  meme koruyucu cerrahiden sonra  hastada meme dokusu kaldığından kalan doku için hastanın mutlaka radyoterapi alması gerekliliği hastaya mutlaka anlatılmalıdır.Herhangi bir nedenle radyoterapi alamayacak hastalara bu tedavi uygulanamaz. Bazen eğer tümör memeye göre orantı olarak büyükse meme koruyucu cerrahi kozmetik olarak hastanın istediği sonucu vermeyebilir.

Büyük memesi olan kadınlarda aynı anda hem meme kanserini almak ve her iki memeyi de ideal ölçülere küçültmek mümkündür. Hastalar bu yöntemle kanserin cerrahi tedavisi yanında büyük meme nedeniyle yaşadıkları sorunlardan (meme ağrısı, sırt ağrısı, omuz ağrısı, hareket kısıtlılığı, meme altında geçmeyen pişikler, omurga eğriliği, radyoterapide zorluk v.b.) kurtulurlar.

Mastektomi

Mastektomi, meme dokusunun tümüyle alınmasıdır. Günümüzde meme koruyucu cerrahinin uygun olmadığı büyük çaplı ve/veya memede yaygın dağılım gösteren (birden çok odaklı) tümörlü hastalar için veya hastanın kabul etmediği durumlarda uygulanır. Meme kanserinin klasik cerrahi tedavi yöntemidir. İyi bir lokal kontrol sağlar; tümörün tekrar etme riski düşüktür.

Ailesinde, 1. derece yakın akrabalarında meme kanseri olan bazı hastalarda meme kanseri kalıtsal karakter taşıyorsa, risk azaltıcı ve koruma amaçlı olarak hastalıksız memeye de mastektomi yapılabilir.
Erken evre tümörlerde, deri koruyucu veya yerleştiği yer memebaşına uzak tümörlerde, ‘memebaşı koruyucu mastektomi’ şeklinde de yapılabilir.

Memebaşının korunduğu ameliyat sırasında anestezi altında ve ameliyat masasındayken hastanın memebaşına tek doz radyoterapi de (intraoperatif radyoterapi) verilebilir.

Genetik mutasyon varlığında risk azaltmak için mastektomi seçeneği uygulanabilir. Tüm meme ameliyatlarında değişik rekonstrüksiyon yöntemleri ile iyi estetik sonuçlar elde etmek mümkündür. 

Koltukaltı Kontrolü

Koltuk altı lenf bezlerinin tümörlü olup olmadığını anlamak için yapılan işlemlerin ( sentinel lenf nodu örneklemesi, aksiller lenf nodu disseksiyonu) amacı hastalığın doğru olarak evrelendirilmesi ve yandaş tedavilere yol göstermek ve eğer lenf tutulumu saptanırsa bölgesel tümör kontrolünü sağlamaktır.

Koltukaltı (Aksiller)  lenf bezi tutulumu olup olmaması, meme kanserinin nasıl seyredeceği, (hastanın yaşamını ne oranda tehdit ettiği) konusunda en önemli parametrelerdendir.

Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi

Meme kanserleri lenf kanalları yolu ile yayılma eğilimindedir. Kanser hücreleri genellikle ilk önce koltuk altı lenf bezlerine gittiklerinden koltuk altı lenf bezlerinin durumunu bilmek tanı, tedavi ve takipte önemlidir. Bu amaçla lenfatik akımın boşaldığı ilk (bekçi) lenf nodunu değerlendirmek yöntemi geliştirilmiştir. Bu yaklaşım burayı atlayıp  diğer lenf nodlarına metastaz yapma olasılığının çok düşük olmasına dayanır.

Koltuk altı lenf bezlerinin çıkartılması işlemi yayılma özelliği kazanmış (invaziv) tümörler için gereklidir. In-situ kanserler teorik olarak lenf bezlerine gitmedikleri için koltuk altının temizlenmesine gerek yoktur. İşlemde özellikli bir boya tek başına veya radyoaktif bir madde ile birlikte tümörün olduğu bölgeye veya meme başının altına enjekte edilir.

Buradaki lenf kanallarının boşaldığı lenf nodalarını bulmak için direk koltukaltı kesisi yapılır ve sadece boyanmış lenf nodları çıkarılır. Ameliyat esnasında patolojik incelenirler tümör içeriyorlarsa koltukaltındaki lenf nodlarının kalan bölümü çıkarılır. Tümör hücresi görülmezse işlem sonlandırılır.

Aksiller Lenf Nodu Diseksiyonu

Koltuk altı lenf bezlerinin çıkarılmasına  aksiller lenf nodu disseksiyonu adı verilir. Son yıllarda yapılan çalışmalar göstermiştir ki  bu işlemde koltuk altının doğru örneklenebilmesi için 8-10 adet lenf bezinin çıkartılması gerekmektedir.

Bu işlemle lokal alan kontrolü daha iyi sağlanır. Ancak işlemin kendine has kolda şişlik (lenfödem) ,  o bölgede sıvı birikimi (seroma), geçici hareket kısıtlılığı gibi komplikasyonları olabilir. Bu nedenle  hastanın el ve kolunun yaralanmalardan korunması , egzersizler gibi bazı önlemler alınmalıdır.

Cerrahi Dışı Tedaviler

Cerrahi dışı tedaviler radyoterapi, kemoterapi, hormonterapi veya akıllı ilaçlar ile hedefe yönelik tedavi süreçlerini kapsamaktadır.

Size nasıl yardımcı olabiliriz? Bize ulaşın:

Instagram'dan Takip Edin Whatsapp'tan Yazın